Son dönemlerde oldukça popüler olan artırılmış gerçeklik ile sanal gerçeklik teknolojileri uzun süredir birçok sektörde ve hayatın birçok alanında kullanılmaya başladı. Kullanıcıya aslında var olmayan fakat gerçekmişçesine izlenim veren bu iki teknoloji aslında birbirinden epey farklıdır. Bu makalemizde artırılmış gerçeklik ile sanal gerçeklik arasındaki farklara dikkat çekiyoruz.
Artırılmış gerçeklik, bir nesnenin üç boyutlu olarak gerçek dünyaya aktarılmasıdır. Bu tanımdan hareketle artırılmış gerçeklik teknolojisinin asıl amacını gerçekliği tamamlamak, zenginleştirmek olarak düşünebiliriz. Sanal gerçeklikte ise karşımıza simüle edilmiş, gerçekte var olmayan bir ortam çıkmaktadır. Fakat burada sanal gerçekliğin gerçek dünyadan tamamen soyutlandığını söylemek doğru bir ifade olmaz. Çünkü sanal gerçeklikte kullanılan teknolojik aletlerle kullanıcı gerçek dünya ile etkileşim halindedir. Kullanılan sanal gerçeklik(VR) gözlükleri veya başlıkları ile sanal dünyaya girdiğinizde, hareketleriniz gerçek dünyadaki hareketlerinizle eşleştirilir. Bu sayede gerçek dünyada yaptığınız hareketlerin sanal dünyada da yansıtılması sağlanır. Öte yandan artırılmış gerçeklikte ihtiyaç duyduğunuz teknolojik aletler, aslında günlük yaşamınızda kullandığınız ve kolayca ulaşabildiğiniz (telefon, tablet, bilgisayar gibi) ürünlerdir. Bu teknolojik aletlerle artırılmış gerçekliğe kolayca erişebilirsiniz. Örneğin L'Oreal artık artırılmış gerçeklik destekli makyaj denemesi deneyimleri sunuyor. Müşteriler; Maybelline, L'Oréal Paris, Lancôme, Giorgio Armani gibi dünyanın önde gelen güzellik markalarını akıllı cihazlarını kullanarak artırılmış gerçeklik ile deneyimleyebiliyorlar. Dolayısıyla artırılmış gerçekliğin size en gerçek deneyimi, günlük hayatta kullandığınız teknolojik aletlerle sunabildiğini görüyoruz. Sanal gerçeklikte ise gerçek dünyadan soyutlanan sanal bir dünyanın içine girerken ek ekipmanlara (VR Kulaklıklar, kontrol cihazları vb.) ihtiyacınız vardır. Örneğin VR kulaklık kullanarak bir sanal gerçeklik oyunu içerisine girebilir, su altı keşifleri yapabilir, uzayda yürüyüşe çıkabilirsiniz. Ya da gerçek bir yerel konumu sanal gerçeklik uygulamasına yerleştirdiğinizde, sanki oradaymışsınız gibi istediğiniz ülkenin istediğiniz sokaklarında gezme imkanına sahip olabilirsiniz. Sağlık sektöründe ise ister tanı ve tedavi planlarını açıklayan genç bir doktor, ister ameliyat yapan bir ortopedi cerrahı olsun, kendilerini ameliyathaneye daha iyi hazırlamak için VR ekipmanlarını kullanabiliyorlar. Böylelikle sanal gerçeklikte kendinizi gerçek dünyanın simüle edildiği bir gerçekliğin içinde buluyorsunuz.
Görüyoruz ki, tamamen yapay bir ortam oluşturan sanal gerçekliğin aksine artırılmış gerçeklik kullanıcıları, üzerine yerleştirilmiş algısal bilgilerle gerçek dünya ortamını deneyimler. Özetle artırılmış gerçeklik ile sanal gerçeklik arasındaki en önemli fark; sanal gerçekliğin kendi siber ortamını yaratması, artırılmış gerçekliğin ise var olan dünyayı olduğu gibi yansıtmasıdır. Artırılmış gerçeklik, hem sanal hem gerçek dünyaya katkıda bulunurken, sanal gerçeklik yalnızca kurgusal bir içeriği gerçekleştirmeye yardımcı olur. Her ikisi de çoğu sektörden birçok insanın hayatında iz bırakmış olan güçlü teknolojilerdir. Artırılmış gerçeklik ile sanal gerçeklik teknolojileri gelecekte bilgisayarları kullanma şeklimizi tamamen değiştirme potansiyeline sahip teknolojilerdir.
